Hatay uçak bileti size eşsiz bir medeniyet vadediyor

0
2684

Dünyada Hatay kadar enteresan bir şehir var mıdır bilinmez. Pek çok kültürün hikayesine ev sahipliği yapan Hatay, Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biri. Bunun sebebi ise verimli havası ve yumuşak iklimi. Hatay doğal güzellikleri ve tarihi ile olduğu kadar, gastronomisi ile de dünyaca ünlü bir şehir. Doğu, batı ve Akdeniz mutfaklarının müthiş bir kombinasyonu olan Hatay mutfağı, pek çok ünlü şefe göre dünyanın en farklı ve leziz mutfaklarından biri. Hatay uçak bileti ile bu deneyimi yaşamak, şimdi bir tık kadar yakın.

Kısaca tarihçe

Tarihte, şehir resmi olarak kurulmadan önce, Hitit, Hattena, Asur, Urartu, Saka ve Pers hükümdarlığı altında olan Hatay daha sonra, Part, Sasani, Bizans, Abbasi, Akşit, Hamdanoğulları, Selçuklu ve Memluk gibi pek çok medeniyetin kontrolü altına girmiştir. Kültürel yapısının bu derece karmaşık olmasının sebebi de budur.

Hatay ve çevresi, Yavuz Sultan Selim’in 1516’daki Mısır seferi sırasında, Osmanlı İmparatorluğu’na dahil edildi. Osmanlı zamanında Hatay, Halep eyaletine bağlı bir sancak beyliğiydi ve bu eyaletin merkeziydi. Daha sonra Şam Beylerbeyliği’ne bağlanarak kaza statüsüne getirildi.

Birinci Dünya Savaşı sonlanırken, 19 Aralık 1918 tarihinde, bir kaç gün önce Hatay Dörtyol’u işgal eden Fransızlar, Dörtyol’a bağlı Karakese Köyü’ne girmeye çalışmışlardır. Burada halkın ciddi direnişi ile karşılaşan Fransızlar, kayıplar vererek geri çekilmek durumunda kalmışlardır. Karakese Köyü’nün tarihimizdeki önemli yeri de bundan dolayıdır. Karakese, milli mücadelenin başladığı ilk nokta, ilk kurşunun atıldığı yerdir.

Fransızlar 1922 yılında işgale son verip geri çekildiler. 1939 yılında Hatay, resmi olarak Türkiye sınırlarına dahil oldu.

Hatay’da mutlaka görülmesi gereken yerler

1- Saint Pierre Kilisesi

Bu kilisenin Hristiyanlık tarihinde çok özel bir yeri var. Zira bu kilise Hristiyanlar’ın ilk ibadet yeri.

İsa’nın 12 havarisinden biri olan Saint Pierre, bilinene göre milattan sonra 29 ve 40 yılları arasında Hatay’da bulunmuş ve burada Hristiyanlık’ı yaymaya çalışmıştır. İlk dini buluşmalar da, doğal bir mağara olan Saint Pierre Kilisesi’nde yapılmıştır. Saint Pierre Kilisesi, Habib-i Neccar Dağı yakınlarındadır ve milattan sonra 12 ve 13. yüzyıllarda yapılan gotik tarzda eklemelerle, kilise haline dönüştürülmüştür.

Saint Pierre Kilisesi, Stauris Dağı – Hatay

Hristiyanlık kavramı ilk kez bu kilisede kullanılmış ve bu kelimeye “İsa Peygamber’e inanlar” şeklinde bir anlam yüklenmiştir.

Mağaranın tabanında, milattan sonra 4 veya 5. yüzyıllara ait, bozulmaya yüz tutmuş bir mozaik deseni ve duvarlarda da freskler  vardır. Kilisede ayrıca Saint Pierre’in bir heykeli, kutsal olarak adlandırılan su ve herhangi bir saldırı esnasında cemaatin kolaylıkla kaçmasını sağlayacak bir tünel vardır.

Saint Pierre Kilisesi, 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından, kutsal hac yeri olarak ilan edilmiştir. Bu sebeple her sene 29 Haziran tarihinde Saint Pierre Kilisesi’nde kutsal tören düzenlenir.

2- Saint Simon Manastırı

Saint Simon, bir manastırda aldığı Hristiyanlık eğitiminden sonra, kendini çevresinden izole eder. Kendini Antakya Şehri’nin dışında bulunan bir hücreye hapseder ve burada tam 3 yılını geçirir. Daha sonra hücresini de terk eden Saint Simon, kentin yakınlarında yer alan bir dağa çıkar ve kendini burada bir kayaya zincirler. Etrafına bir çember çizer ve bu çemberin içinde yaşamaya başlar.

Saint Simon Manastırı, Yeşilyazı Mahallesi – Hatay

Gel zaman git zaman, Saint Simon’un bu macerası halk arasında yayılır. Kentin her yerinden hastalar, yaşlılar, çaresiz bir derdi olanlar Saint Simon’u ziyaret etmeye başlar. Aziz, belki kalabalığa hitap etmek, belki de biraz nefes alabilmek için bir kayanın üstüne çıkar ve halka buradan seslenir. Kalabalıkların sayısı her geçen gün arttıkça Aziz de bu durumdan bunalmış olacak ki, üzerine yerleştiği kaya ya da sütunun boyu her geçen gün yükselir. Rivayete göre sütunun boyu en sonunda 13 metreye ulaşır.

Böylelikle Saint Simon Stilitler Tarikatı’nın kurucusu haline gelir. Dünyadan uzaklaşmayı temel prensip olarak belirleyen Stilit müritleri, inzivaya çekilmek istedikleri zaman yüksek sütunların üzerine tırmanırlar.

Milattan sonra 6. yüzyılda bu noktada bir manastır inşa edilir ve adı Saint Simon konur. Manastır, içerisinde üç kiliseyi barındıracak kadar büyüktür. Saint Simon’un üzerinde yaşadığı sütunun kalıntıları da günümüze kadar ulaşmıştır.

3- Hatay Arkeoloji Müzesi

Bu müzenin en önemli özelliği, dünyanın ikinci en büyük mozaik müzesi olmasıdır. Hatay Arkeoloji Müzesi aynı zamanda Antakya Mozaik Müzesi olarak da adlandırılır.

Hatay bölgesindeki kazı çalışmaları 1932 yılında başlar. Kazıları Chicago Üniversitesi, British Museum, Worcester Sanat Müzesi, Baltimore Sanat Müzesi, Louvre Müzesi ve Princeton Üniversitesi gibi köklü kurumlar adına, değerli bilim adamları yapmıştır. Hatay Arkeoloji Müzesi’ndeki mozaiklerin çok büyük bir bölümü, Princeton Üniversitesi’nin 1932-1939 yılları arasında yaptığı kazılarda bulunmuştur. Bu mozaiklerin çoğunluğu Roma dönemine aittir.

Hatay Arkeoloji Müzesi, 3000 yıllık Kral Heykeli

Müzenin faaliyete girme sebebi, bulunan bu çok sayıdaki mozaiğin, toplu olarak sergilenmesi ve saklanmasıdır. Müzenin 8 adet sergi salonu bulunmaktadır. Bununla birlikte bahçe kısmında da eserler mevcuttur. 5 adet deposu bulunan müzede, 2011 yılı verilerine göre toplam 35.433 adet eser sergilenmektedir.

4- Uzun Çarşı

Uzun Çarşı, Hatay’daki medeniyet tarihi kadar eski bir çarşı. İçerisinde baharattan peynire, ayakkabıdan halıya, ipekten bakıra, kasaptan kebapçıya kadar pek çok alanda hizmet veren dükkanlar bulmak mümkün. Uzun Çarşı’nın bir özelliği de Osmanlı’daki lonca sistemini andırır bir şekilde, benzer iş kollarında faaliyet gösteren dükkanların bir arada olması. Çarşı ahalisi yüz yıllardır, farklı inanç ve kültürden gelmelerine rağmen barış ve hoşgörü içinde yaşayıp çalışıyorlar.

Uzun Çarşı, Hatay

Uzun Çarşı esasında Hatay’ın uzaktan çekilmiş bir fotoğrafı, kısa bir özeti gibi. Uzun Çarşı alışverişinizde atlamamanız gereken bir kaç şey var. Biber salçası, yassı peynir, tel peynir gibi yöresel peynirler, acı biber, nar ekşisi, zahter (kekik), baharatlı kuru çökelek, zeytinyağı, kırma zeytin bunlardan bazıları.

5- Vespasianus – Titus Tüneli

Titus Tüneli’nin yapılış amacı, sel sularının liman girişini doldurmamasıdır. Milattan önce 300 yıllarında, Asi Nehri’nin Akdeniz’le buluştuğu yer olan kentin iç limanı, bugünkü adı Musapınarı olan ve Musa Dağı’ndan aşağı dökülen derenin hemen ağzındaydı. Dağdan aşağı dökülen dere, döküldüğü yere toprak ve alüvyon gibi malzemeler taşıyor; bu da limanın kapanması riskini beraberinde getiriyordu.

Vespasianus – Titus Tüneli, Hatay

Bunun üzerine dönemin hükümdarı Vespasianus, bu tehlikeyi önleyecek bir proje tasarlar. Proje, suyun yönünü değiştirecek bir kanal projesidir. Çalışmalara başlanır fakat Vespasianus’un ömrü, projenin bitimini görmeye yetmez. Oğlu Titus tarafından tamamlanan proje ile, Musa Dağı delinmiş, dağa 130 metrelik bir tünel açılmış, toplamda 1380 metrelik bir kanal elde edilmiştir.

Roma’daki Kolezyum projesini de Vespasianus başlatmış, ancak ömrü Kolezyum’un bitişini görmeye yetmemiştir.

6- Beşikli Mağara

Yukarıda bahsettiğimiz Vespasianus – Titus Tüneli içerisinde kaya mezarları vardır. Mağara tünelinin deniz tarafından olan girişine göre sağ tarafta ve 100 metre kadar uzaklıkta bulunan Beşikli Mağara, bu kaya mezarlarının en ünlüsüdür. İçerisinde 12 adet mezar barındıran Beşikli Mağara, aynı zamanda bu kaya mezarlarının en genişidir.

Beşikli Mağara, Vespasianus – Titus Tüneli, Hatay

7- Habib-i Neccar Camii

Bu cami, Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu topraklarda inşa edilen en eski cami olarak kabul edilir. Ayrıca camiye adını veren Habib-i Neccar’dan, Yasin Suresi içerisinde bahsedildiğine inanılır. Bu sebeple, bu caminin İslam’daki yeri, diğer camilerden daha farklıdır. Neccarın kelime anlamı marangozdur.

Marangoz olarak hayatını devam ettiren Habib-i Neccar, oğlunun cüzzam hastası olması sebebiyle, hayatını bir dağdaki mağarada sürdürür. İsa’nın havarilerinden olan Yahya (Yuhanna) ve Yunus (Pavlus) Hristiyanlık’ı anlatmak için şehre girerler. Şehre, Habib-i Neccar’ın yaşadığı dağdan giriş yaparlar ve ilk olarak Neccar ile karşılaşırlar. Neccar’a kim olduklarını anlatırlar. Neccar da kendilerinden anlattıklarının ispatı için bir kanıt ister. Havariler, Neccar’ın cüzzamlı oğlunu iyileştirirler. Neccar bu durumu görünce, sorgusuz sualsiz bir şekilde havarilere inanır.

Aynı havariler halkı İsevilik’e davet etmek isterler ve onlara Hristiyanlık’ı anlatırlar. Halk havarilere inanmaz ve onları taşlar. Bunun üzerine Habib-i Neccar gelerek durumu onlara anlatmaya çalışır lakin onu da dinlemez ve kafasını keserek şehit ederler. Habib-i Neccar adına yaptırılan bu camide İsa’nın havarilerinden olan Yahya, Yunus ve Şem’un Sefa’nın kabirleri vardır. Cami bu Hristiyan havarilerin kabri olması ile de oldukça ilginçtir. Cami tarihinde bir kaç defa kiliseye çevrilmiş, ardından tekrar cami olmuştur.

8- Musa Ağacı

Hz. Hızır ile Hz. Musa, Musa Dağı’na çıkmak için Samandağ’da buluşurlar. Hıdırbey Köyü’ne geldiklerinde, biraz dinlenmek ve su içmek için dururlar. Hz. Musa asasını bir ağacın gövdesine yaslar ve su içer. Sularını içtikten sonra yollarına devam ederler. Bir zaman sonra asasını unuttuğunu anlayan Hz. Musa, geri döner. Asasının yeşerdiğini ve bir fidan haline geldiğini görür. Hıdırbey Köyü’nün merkezinde bulunan dev çınar ağacının gövdesinin çapı 7,50 metredir.

Musa Ağacı, Hatay

9- Reyhanlı Hamamat Kaplıcaları

Yörenin en büyük kaplıcası olma özelliğine sahip olan Hamamat Kaplıcaları’nın suyu, 5 kaynaktan çıkmaktadır. Suyunda bol miktarda kükürt bulunan kaplıcalar, romatizmal hastalıklara, deri hastalıklarına, kadın hastalıklarına, astıma ve daha pek çok hastalığa şifalıdır. Ayrıca bu kaplıcaların suyu içilebilir.

10- Sarıseki Mağarası

Mağaraya Sarıseki’ye bağlı Azganlık Köyü’nden gidilir. Mağarada şimdiye dek hiçbir bilimsel çalışma yapılmamıştır. İçerisinde çok miktarda yarasa bulunması sebebi ile, halk arasında mağaraya Kuşlar Mağarası da denir. Mağaranın içerisinde sarkıt ve dikitler mevcuttur. Özellikle fotoğraf tutkunlarına eşsiz kareler sunan mağara, kesinlikle görülmesi gereken doğal güzellikler arasındadır.

Sarıseki Mağarası, Hatay

11- Cehennem Kayıkçısı Haron

Saint Pierre Kilisesi’nin yaklaşık olarak 20 metre uzağındaki kayalara oyulmuş dev bir heykel olan Haron, 4 metreye 1,5 metre boyutlarındadır.

İmparator Antiochos zamanında ortaya çıkan veba salgını sebebiyle, halkın büyük bir bölümü ölmüştür. Kahinlere bu durum danışıldığında, onlardan, kente tepeden bakan bir dağ üzerine, şehri koruyacak bir Haron kabartması yapılması gerektiği cevabı alınmıştır. Veba salgını bittiğinde, kabartmanın yapımı da yarım kalmıştır.

12- Darbısak Kalesi

İslam evliyalarından olan Beyazıt Bestami adına bir cami ve ziyaret mekanını içerisinde bulunduran kale, Kırıkhan mevkisine 4 kilometre uzaklıkta bulunan Alaybeyli Köyü’ndedir. 50 ila 60 metre civarında bir yüksekliğe inşa edilen kalenin, günümüzde ayakta kalan kısımları, doğu tarafına ait bazı kalıntılar ve kaleye dağdan su getiren su kemeridir. Bazı Osmanlı idarecilerinin mezarlarının bulunduğu kale, daha sonraları konut olarak da kullanılmıştır. Kale yüzyıllar boyunca Maraş – Antep tarafından Antakya’ya giden yolun, Belen Geçidi’nin ve Halep yolunun güvenliğini sağlamıştır.

13- Meryem Ana Havuzu

Hıristiyan efsanelerine göre Meryem Ana, Kudüs’ten Efes Antik Kenti’ne doğru yol alırken, tam olarak bu noktada durmuş, sıcak ve soğuk suyun ayrı ayrı aktığı gölette yıkanmıştır. İnanışa göre sıcak su günahı, soğuk su ise kutsallığı simgeler. Bölgeye geldiğinde aynı zamanda oruçlu olan Meryem Ana, gölden fırlayarak bir taşın üstüne çıkan ve burada güneş ışığı ile pişen bir balıkla, orucunu açmıştır. Her yıl Hıristiyanlar tarafından 14 Ağustos tarihinde, Meryem Ana Havuzu’nda ibadet yapılmaktadır.

Peki Hatay’da Ne Yiyeceğiz?

Hatay mutfağı denildiğinde, seçenekler ciddi anlamda sonsuz. Her damak tadına hitap edebilecek bir zenginlikte olan Hatay mutfağında, dilerseniz yalnızca meze ve salataların keyfini çıkarabilir, dilerseniz de et yemeklerinin tadına bakabilirsiniz. Künefeyi de söylemeden geçmeyelim tabii ki. Hatay künefesini, diğer künefelerden ayıran özellik, mutlaka odun ateşinde pişmesi ve içerisinde künefe yapımına özel Hatay peynirinin bulunmasıdır.

Odun ateşinde, özel Hatay peyniri ile Künefe

Hatay’da tadına bakmadan gitmemeniz gereken bazı lezzetler ise, tepsi kebabı, kağıt kebabı, humus, zahter salatası, zeytin salatası, biberli ekmek, şıh-ıl mahşi, bakla ezmesi, sürk, çökelek salatası, tuzlu yoğurt, aşur, oruk, tebbüle, muhammara ve Lübnan cevizlisidir.

Siz de Aerobilet’in fiyat avantajlarından, kampanya ve yeniliklerinden yararlanarak ucuz uçak biletleri ile doğal güzellikleri, tarihi ve gastronomisi ile de dünyaca ünlü Hatay’a gezi planlayabilirsiniz.