Diyarbakır uçak bileti ile 18 adımda Diyarbakır

0
2142

Seyahat rotalarını az keşfedilmiş yerlere çevirenler! Bu yazı sizin için. Hala Diyarbakır’ı keşfetmediyseniz, bu yazıyı okuduktan sonra Diyarbakır uçak bileti aramaya başlayacaksınız.

Dünyanın en bereketli toprakları sayılan Mezopotamya’nın yanı başında bulunan Diyarbakır, çağlar boyu pek çok uygarlığın durağı olmuştur. Kentteki kültürel çeşitlilik, görülmeye değerdir. Yukarı Mezopotamya havzasının en eski şehri olan Diyarbakır’da, farklı inanç ve kültürler tamamen birbiriyle kaynaşmıştır. Şehirde Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Arapça ve Süryanice gibi farklı diller konuşulmaktadır. Bölge halkının misafirperverliği ise dillere destandır. Hatta çok gezenler derler ki, Diyarbakır’a giderseniz bir otele değil, rastgele çaldığınız bir kapıya girin. En konforlu otelden çok daha iyi ağırlanırsınız.

Şehir Suriçi Bölgesi yani Eski Diyarbakır ve Yeni Diyarbakır olmak üzere ikiye ayrılır. Şehrin kültürünü ve havasını oluşturan yerler, genellikle Suriçi’nde bulunmaktadır. 1950’lerden sonra kurulan Yeni Diyarbakır bölümü ise, modernliği ile sizi çok şaşırtacak. Yani boşu boşuna Diyarbakır’a Doğu’nun Paris’i demiyorlar.

Diyarbakır’ın kısa tarihi

Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda gerçekleştirilen kazılarda, bölgedeki yerleşimin Yontma Taş Devri ve Mezolitik Çağ’a kadar uzandığı tespit edilmiştir. Diyarbakır’da bulunan Çayönü Tepesi bu açıdan çok önemlidir, çünkü burada dünyanın ilk köyü bulunmuştur.

M.Ö. 3000 yıllarında, Diyarbakır şehir merkezine Hititler hakim olmuştur. Hititlerin ardından Asur, Arami, Urartu, İskit, Med, Pers, Makedonya, Selevkos, Part, Ermeni, Roma, Sasani, Bizans, Emevi, Abbasi, Hamdani, Mervani, Selçuklu, İnaloğulları, Artuklu, Eyyubi, Moğol, Akkoyunlu ve Safevi hakimiyeti altına giren Diyarbakır, nihayetinde 1515 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Bölgeye Müslüman Arapların hakim olduğu dönemlerde “Bekr” ismindeki bir kabile yerleşmiştir. Daha önceleri Amid, Amida, O’mid, Emit, Amide şeklinde isimlendirilen şehre, Bekr kabilesinden sonra “Diyar-u Bekr” adı verilmiştir. Ardından Diyarbekir şeklinde telaffuz edilmeye başlanan şehir, Cumhuriyet Dönemi’nde Diyarbakır adını almıştır. Ancak Diyarbakır’ın yerlileri hala daha şehir için Diyarbekir adını kullanırlar.

Diyarbakır’ı görmeniz için 18 neden

1- Diyarbakır Arkeoloji Müzesi (Diyarbakır Müzesi)

Müze, ilk olarak 1934 yılında, Senceriye Medresesi binasında hizmete girmiştir. 1985 yılında, bugünkü binasına taşınmış ve 1993 yılında hizmete açılmıştır. Müzede Prehistorik Çağ’dan başlamak üzere, Eski Tunç, Urartu, Asur, Helen, Roma, Bizans, Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı medeniyetlerine ait pek çok eser bulunmaktadır. Müzede ayrıca, üzerlerinde şehrin eski isimlerinden biri olan “Amida” yazılı, Artuklu Dönemi’ne ait sikkeler sergilenmektedir. Pek çok etnografik eserin de görülebileceği müze, Diyarbakır’ın kültürel geçmişi ve tarihini dünya ile paylaşmak amacıyla, önemi uluslararası müzelerle de iş birliği içerisindedir.

Prehistorik Çağ’dan Osmanlı Medeniyeti’ne kadar bir çok uygarlığın eserleri Diyarbakır Müzesi’nde sergilenmektedir

2- Diyarbakır Surları ve Kalesi

Yerel halkının “beden” şeklinde adlandırdıkları surlar, UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunan, dünyaca ünlü, çok önemli yapılardır. Çin Seddi’nden sonra inşa edilmiş, dünyadaki ikinci en uzun duvar olma özelliğini taşırlar. Eskiden Diyarbakır kentinin sınırları durumunda olan surlar, kent büyüdükçe Diyarbakır merkezinde kalmışlardır.

Eski Diyarbakır’da halk, bu surların içerisinde yaşamını sürdürmüştür. Kenti savunma ve dış etkilere karşı koruma amacı ile inşa edilen surların yapılış tarihi, kesin olarak bilinmemektedir. Yaklaşık olarak 9.000 yaşında olduğu tahmin edilen surlar, Diyarbakır Bizans hakimiyeti altındayken yenilenmiştir. Surlar günümüze çok sağlam bir şekilde ulaşabilmiştir.

Diyarbakır Surları dünyadaki ikinci en uzun duvar yapısıdır

İç kale ve dış kale olmak üzere ikiye ayrılan yapılardan dış kalenin sur uzunluğu, yaklaşık olarak 5,5 metredir. Dış kale surlarından içeriye 4 adet giriş vardır. Bunlar, Dağ Kapı, Urfa Kapı, Mardin Kapı ve Yeni Kapı’dır.

3- Keçi Burcu

Diyarbakır Kalesi ve Surları’nın toplamda 82 adet burcu vardır. Ancak bu burçlardan en önemli olanı Keçi Burcu’dur. Yaklaşık olarak 7.000 yaşında olduğu tahmin edilen yapı, kentin en çok ilgi gören tarihi ve turistik noktasıdır.

Keçi Burcu, Diyarbakır Roma hakimiyeti altındayken inşa edilmiştir. Mervanoğulları tarafından 1223 yılında onarılmıştır. Yaklaşık 100 metre yüksekliğindeki bir kayanın üzerine inşa edilen yapının, Roma Döneminde tapınak olarak kullanıldığı bilinmektedir.

Keçi Burcu’nun üst noktasına çıktığınızcda Hevsel Bahçeleri’ni, Dicle Nehri’ni ve üzerindeki On Gözlü Köprü’yü görebilirsiniz

Üzerinde çok sayıda mazgal şeklinde pencere olan burcun iç kısmında, 11 adet kemer bulunmaktadır. Burcun son bölümünde aynı zamanda bir dehliz ve yer altı geçidi bulunur; ancak bu geçidin üzeri kapatılmıştır. Keçi Burcu’nun ayrıca eşsiz bir manzarası vardır. Tepeye çıktığınızda muhteşem Hevsel Bahçeleri’ni, Dicle Nehri’ni ve üzerindeki On Gözlü Köprü’yü kuş bakışı izleyebilirsiniz.

4- Hevsel Bahçeleri

Hevsel Bahçeleri, Diyarbakır Kalesi ve Surları ile Dicle Nehri arasında kalan, verimli topraklardır. Arazinin büyüklüğü yaklaşık olarak 700 hektardır. Verimli florası ile pek çok canlıya ev sahipliği yapan Hevsel Bahçeleri, aynı zamanda Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük kuş cennetidir. Göçmen kuşların en önemli uğrak yerlerinden biri olan Hevsel Bahçeleri, aynı zamanda kirpi, tilki, susamuru, sincap ve sansar gibi farklı türlerden canlıların da yaşam alanıdır. 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine giren Hevsel Bahçeleri’nin Dicle kıyısındaki noktalarına, göçmen kuşlar kumdan apartmanlar yapar. Bu apartmanların içinde üreyip yavrularını beslerler. Hevsel Bahçeleri sadece bu doğa harikası görüntü için bile görülmeye değerdir.

Hevsel Bahçeleri 2015 yılından beri UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almaktadır

5- On Gözlü Köprü (Dicle Köprüsü)

Aslında On Gözlü Köprü’nün bilinen bu iki adı dışında, pek bilinmeyen iki adı daha vardır. Bunlar, Silvan Köprüsü ve Mervani Köprüsü’dür. Dicle Nehri’nin üzerinde bulunan bu ihtişamlı köprü, üzerinde bulunan kitabeye göre, 1065-1067 yılları arasında Mervaniler tarafından yaptırılmıştır. Tarih boyunca pek çok kez hasar gören ve yeniden onarılan köprünün son onarımı, Emevi Halifesi Hişam zamanında olmuştur. Köprü 178 metre uzunlukta ve yaklaşık 5,5 metre genişliktedir.

On Gözlü Köprü Dicle Nehri üzerindedir

6- Ulu Cami

Diyarbakır’ın sembollerinden biri olan Ulu Cami, Diyarbakır surları üzerinde bulunmaktadır. Anadolu topraklarında bilinen en eski camidir. Diyarbakır, Müslüman Arapların hakimiyeti altına girdiği 639 yıllarında, şehrin merkezindeki en büyük kilise olan Martoma Kilisesi’nden dönüştürülmüştür. Yani Ulu Cami, tıpkı Ayasofya gibi, önceleri kilise olarak hizmet veren bir yapıdır. Ulu Cami, İslam aleminin 5. Harem-i Şerif’i olarak kabul edilmektedir. Camide ayrıca El Cezeri’nin yaptığı güneş saatini de görmek mümkündür.

Anadolu topraklarında bilinen en eski cami olan Ulu Cami tıpkı Ayasofya gibi, önceleri kilise olarak hizmet veren bir yapıdır

7- Kervansaray

Çok özel bir mimariye sahip olan Kervansaray, Diyarbakır’a ayak basıldığında mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. 72 odası ve 17 dükkanı olacak şekilde inşa edilen Kervansaray’ın yapımı, 1521 – 1527 yılları arasında devam etmiştir. Günümüzde butik otel olarak hizmet veren Kervansaray’ın tarihi ortamından çok etkileneceksiniz. Hatta Diyarbakır yolculuğunuzu daha da otantik hale getirmek isterseniz, Kervansaray’da konaklayabilirsiniz.

8- Sülüklü Han

1683 yılında Hanilioğlu Mahmut Çelebi ve kız kardeşi Atike Hatun tarafından yaptırılan yapı, girişi ahır, 3 kat ve her katında 18 oda olacak şekilde inşa edilmiştir. Ancak günümüze ulaşabilen tek katı, giriş katıdır. Sülüklü Han’a adını veren sülükler ise, hanın ortasında bulunan kuyudan çıkarılırmış zamanında. Hekimler buradaki sülükleri toplar ve tedavi amaçlı kullanırlarmış. Sülüklü Han, Kurtuluş Savaşı esnasında süvari birliklerinin karargahı olarak kullanılmış. Suriçi’nin en görkemli yapılarından biri olan Sülüklü Han, günümüzde şehrin kültür ve sanat merkezi olan bir kafe olarak hizmet veriyor. Sülüklü Han’da bir yandan kahvenizi yudumlarken, bir yandan da şehrin kültür ve sanat hayatı hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Sülüklü Han, Kurtuluş Savaşı sırasında süvari birliklerinin karargahı olarak hizmet etmiştir

9- Hasan Paşa Hanı

Şehrin üçüncü Osmanlı Valisi Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1573 yılında yaptırılan han, mimari görkemi ile dikkat çekmektedir. Pek çok farklı mimari üslubu bir arada bulunduran han, Osmanlı Dönemleri’nde Diyarbakır için oldukça önemli olmuştur.

10- Asur Kalesi

Asur Kalesi, Diyarbakır’ın en önemli kalıntıları arasındadır. Ne zaman yapıldığına dair bir bilgi bulunamayan kalenin, Asurlulardan kaldığı bilinmektedir. Diyarbakır’ın Eğil İlçesi’nde bulunan kale, Eğil Kalesi olarak da adlandırılır.

Asurlular, yağmur sularını toplayıp kale içerisinde yaşayan halkın su ihtiyacını giderdikleri için, kalenin üzerinde çok sayıda yağmur kuyusu bulunmaktadır. Asurlular, kaleden başlayıp kayaları oyarak, metrelerce uzunluktaki tüneller açmış, bu tünellerle Dicle Nehri yatağına ulaşım sağlamışlardır. Asur Kalesi aynı zamanda kral ve kaya mezarları ile de ünlüdür.

11- Çayönü Buluntuları

Ergani İlçesi’nin 7 kilometre güneybatısında bulunan Çayönü Buluntuları, yaklaşık 4,5 metre yükseklikte, yayvan bir tepenin üzerindedir. Bu noktaya aynı zamanda Çayönü Höyüğü de denmektedir. Höyük, insanlık tarihinin Neolitik Dönem’e geçişine dair çok önemli ipuçları vermektedir. Bunun sebebi, höyüğün iyi bir durumda günümüze dek ulaşmasıdır. İlk defa yerleşik hayata geçilen noktalardan biri olduğu tespit edilen Çayönü Höyüğü, dünyadaki ilk köy tipi yerleşmenin bulunduğu yerdir. Çayönü Höyüğü’nden çıkartılan tüm buluntular, günümüzde Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

Çayönü Buluntuları, bölgenin ilk defa yerleşik hayata geçilen noktalardan biri olduğunu göstermektedir

12- Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi

Süryani Ortodoksları olarak tabir edilen Yakubi mezhebine ait olan kilise, 3. yüzyıldan günümüze ulaşan, nadide bir eserdir. Kilisenin önemi, milattan önceki zamanlardan bu yana, güneş tapınağı olarak kullanılan bir tapınağın, direkt olarak üzerine inşa edilmesidir. Yani kilise asırlardan bu yana ibadethane olarak kullanılmaktadır. Kilise günümüzde hala daha cemaatine hizmet vermektedir. Kilise kompleksi içerisinde, patriklik konutu, misafirhane, kütüphane ve lojman bulunmaktadır. Patrik mezarları, kilisenin içerisine yerleştirilmiştir.

Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi asırlardan bu yana ibadethane olarak kullanılmaktadır

13- Atatürk Köşkü ve Müzesi

Gazi Köşkü 15. yüzyılda, Diyarbakır Akkoyunlu hakimiyeti altındayken yapılmıştır. Bu sebeple, tipik Akkoyunlu mimarisinin özelliklerini taşır. Atatürk, 1916 yılında görevli olarak Diyarbakır’a gelmiş ve o zamanlardaki adı Samanoğlu Köşkü olan bu yapı, kendisine tahsis edilmiştir. 1937 yılında, Diyarbakır halkı kendi aralarında para toplayarak, köşkü Atatürk’e hediye etmiştir. Gazi Köşkü’nün içerisinde, Atatürk’ün kullandığı bazı eşyaları da görmek mümkündür. Etrafı yeşillik ve bahçe olan köşk, aynı zamanda çok güzel bir mesire yeridir.

Diyarbakır halkı kendi aralarında para toplayarak köşkü Atatürk’e hediye etmiştir

14- Malabadi Köprüsü

Silvan İlçesi’nde yer alan Malabadi Köprüsü, Türkiye’nin mimari harikaları arasında gösterilmektedir. Artuklu Beyliği tarafından 1147 yılında inşa edilen köprü, 7 metre eninde ve 150 metre uzunluğundadır. Malabadi Köprüsü’nün en önemli özelliği, kemer açıklığıdır. Köprü, tüm dünyadaki taş köprüler içerisinde, kemer açıklığı en geniş olan köprüdür. Yapıldığı zamandaki teknolojiye bakıldığında, inşası imkansız olan köprü, görenleri hayrete düşürmektedir. Köprü ile ilgili bir efsanede, Ayasofya’nın kubbesinin köprünün kemerinden geçebileceği anlatılmaktadır.

Malabadi Köprüsü mimari harikalar içerisindedir

15- Diyarbakır Eski Cezaevi

Yapı, elde edilen kaynaklara göre, Artuklular Dönemi’nde han olarak kullanılmaktaydı. Vezirzade Hasan Paşa zamanında tadilata sokulmuş ve hapishane olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapı gayet sadedir, duvarlarında herhangi bir taş süsleme görülmemektedir.

16- İskender Paşa Konağı

Diyarbakır surlarının dört girişinden biri olan Dağ Kapı yakınlarındaki İskender Paşa Mahallesi’nde yer almaktadır. 1551 yılında, İskender Paşa tarafından vali konağı olarak yaptırılmıştır. Oldukça görkemli olan yapı, taş işçiliğinin önemli örneklerindendir.

17- Sait Paşa Konağı Süleyman Nazif Evi

Yapı, Sait Paşa tarafından, oğlu ünlü şair Süleyman Nazif için yaptırılmıştır. Konak, bugünkü Saitpaşa Mahallesi’nin kuzey yakasında bulunur. Konak iki katlı ve iki bölümlü olarak tasarlanmıştır. Bazalt taşının kullanıldığı konakta, taş işçiliği ve taş süslemelerine de yer verilmiştir.

18- Sipahiler Çarşısı

Revaklı Çarşı ya da Tellallar Çarşısı olarak da bilinen çarşı, bir 17. yüzyıl eseridir. Uzun yıllar boyunca şehrin en önemli çarşısı olan Sipahiler Çarşısı, günümüzde Diyarbakır el sanatlarının görücüye çıktığı bir mekandır.

Neden Diyarbakır?

Diyarbakır, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapacak kadar cömert olmuş bir şehirdir. Bu geçmiş medeniyetlerin Diyarbakır’a en büyük armağanı ise, şehrin zengin kültürü, mimari ve tarihi yapısı olmuştur. Sokaklarında bazen beş farklı dilin konuşulduğu bu hoşgörü şehrine ucuz uçak bileti için, Aerobilet’i tıklayabilirsiniz.